Münih'te yasayan kac cesit millet varsa, o kadar cesit te restoran var. Merakim önce Cin mutfaginaydi, artik iyice taniyinca Japon mutfagina yöneldim. Benim bu merakimi bilen arkadasim H. birgün benimle gelmek istedi.S.ye de haber vermis, beraber gittik Japonlara. Tüm yemekler kücücük tabaklarda bir bant üzerine siralaniyor ve masalarin kenarindan geciyor, kim hangi tabagi isterse aliyor. H. bakti bakti" ben evde esimle hamsi kizartip yemistim, karnim tok" dedi. S. "ben hayatta cig balik yemem" dedi. Ben güzelce karnimi doyurdum, H. sadece portokal yedi, S. ise kizarmis tavuk parcalari buldu kendine.
Bu tecrübeden sonra onlari kara listeye aldigimi ve onlarla restorana gitmeyecegimi söyledim.
Nisan basinda iki aile Hint restoranina gitmeye karar verdik. S. öbür aileye yaklasmis ve gelmek istediklerini bildirmis, onlar da "tabii, cok güzel olur" demisler. Ben ne kadar karsi koyduysam da kalabalik beni yendi, hep beraber gittik.
Ben, resimdeki kuzu etli pilavi ismarladim, yaninda yogurt sosu ile harikaydi. Cocuklar Adana kebap benzeri bir yemek yediler, o da cok lezzetliydi. Özellikle baharatlar hepimizin hosuna gitti.
S. ve esine gelince. "Biz balik yiyecegiz" dediler. Esim, "Hint restoraninda ben size et yemegi tavsiye ederim, baligi nasil hazirladiklarini bilmiyoruz, belki bizim damak tadimiza uymaz" dediyse de onlar balikta karar kildilar. Dört kücük kap, bir büyük tabak safranli pilav geldi. S. "ben balik ismarlamistim" dedi. Garson da kücük kaplari gösterip "balik bunlar" dedi. S. ve esi bakistilar ve isi sakaya vurup "hangisinden baslayalim, cipura izgaradan mi, yoksa lüfer bugulamadan mi?" dediler. Hepimiz güldük, bizim et yemeklerimizden verdik, neseli bir gece gecirdik.
S. hala kara listemde. Diger aileye gelince, onlar isi ilerlettiler, evde Japon yemekleri imalatina gectiler, resimdekiler onlarin eserleri. Dönüsümde yeni projelerimiz var, gittigimiz yerlerden haberler vermeye devam edecegim.
Dönüsümde diyorum, yarin tekrar Izmir'e gidiyorum. Babamin yanina, asina tatlara!