Mittwoch, Oktober 31, 2007

AILEMIZIN YENI FERDI

Daha önceleri de yazmistim, yasamin sürprizlerle dolu oldugunu. Her gelen günü dertleriyle, sevincleriyle karsilamaya calisiyoruz.
Türkiye dönüsü mutfaga girip, yeni tarifler denemek varken hastaneye giriverdim. Sancilar, yüksek ates, ameliyat derken ekim ayini geride birakmisiz bile. Sikintilarla gecen günlerin icinden iste bu kücücük günes gözlerini acip yasamimiza isik getirdi.
Hastanedeki son günüm, kizimin hastanedeki ilk günü oldu. Kücük Ege Sam dünyaya geldi. Unutmusum bebeklerin bu kadar kücük olabilecegini, elime aldigim an sancilar, hastanede gecirdigim günler unutuldu, gitti. Simdi kafamda bir düsünce var: Evin isini daha cabuk nasil bitirebilir ve torunumun yanina gidebilirim...

Donnerstag, Oktober 11, 2007

187. SAYFA

Sevgili Münevver, davet etti beni bu oyuna. Seve seve katilirim dedim amma, ben bilgisayarin basina oturup birseyler yazincaya kadar ya ben pek oyunlara uymuyorum ya da oyunlarin modasi geciyor. Bu nedenle ben artik kimseyi sobelemiyorum.
Oyunun kuralina göre ilk elime gecen kitabin 187. sayfasindaki birinci cümleyi yazmaliyim. Bastan kaybettim zaten, elime gecen ilk kitap, su siralar okumakta oldugum almanca bir polisiye roman. Elime gecen ikinci kitaba gectim mecburen.
Enistem ve görümcem okumuslar, cok begenmisler, bize de okumamiz icin verdiler. Yasar Kemal'in Bir Ada Hikayesi adli kitaplari. Aslinda dört ayri kitap, fakat benim elimde sadece ücü var. Ilk kitabin adi Firat Suyu Kan Akiyor Baksana ve 187. sayfadaki ilk cümle söyle:
"Kulagini ac iyi, simdi sana veririm bir sir, demeyesin kimseye. Olursun sen de zengin, ben de... Yalniz söyler isen bir kimseye, duyar ise Türk hükümeti, fakir hükümet, ölür acindan, öldürür bizi. Söyle bana."
Size söyledigim gibi ben pek oyunlari dogru oynuyamiyorum, cümle dedim, hizimi alamadim ilk paragrafi yazdim.
Enisteme de acik not: Bende neden üc tane var, dördüncüsü nerede?

Montag, Oktober 08, 2007

OKTOBERFEST






Bir Oktoberfest daha geride kaldi. Cadirlar kuruldu, biralar icildi, yemekler yendi, turistler geldi ve bugün cadirlar sökülmeye baslandi.
Bu kez hem giris kapisindan hem de bir kalple selamlamak istedim sizleri. Bu kalplerin özellikleri üzerindeki yazilar ve kolye gibi tasinmasi. Herkes ya yanindaki sevdigine uygun sözlerle bir tane alir, ya da hediyelik olarak eve götürür. Cesitli boylarda satisa sunuldugundan kücük, büyük herkesin boynunda bir tane asili görmek mümkün.
Bavaria heykeli ise Oktoberfest bittikten sonra bile bu büyük meydani hala gezilmek icin ilginc kilan turistik bir yer. Heykelin icine girip 13o basamakla basina cikip, göz ve kulak deliklerinden Münih'i seyretmek gercekten cok güzel.
Almanlar milli kiyafetlere cok önem verirler ve her vesilede giymeye calisirlar. Oktoberfest bu kiyafetlerin defilesi sanki. Bavyerali olmayan bile bu kiyafetlerden alip gitmeye bakar Oktoberfeste. Benim kamerama takilan iki orijinal; milli kiyafetli, kalpli Alman olmayan bir genc ve milli kiyafetli, Orhan Pamuk okuyan bir Bavyerali.
Son noktayi da tatli ile koyalim. Cok sevdigim bir tatli: Dampfnudeln.
Umarim gelecek yil yine bir ucundan yakalarim bu dünyanin en büyük bira festivalini.

Freitag, Oktober 05, 2007

SEVIYORUM

Sevgili Tuba ve sevgili Papatya seviyorum oyunu icin beni de davet etmisler, cok tesekkür ediyorum. Iste benim sevdiklerim:
Tanriyi ve yarattigi herseyi cok seviyorum.
Ailemi, dostlarimi, riyasiz yalansiz, önyargisiz arkadasliklarimi seviyorum.
Deniz kenarinda oturup günesin batisini, dag yamacinda durup günesin dogmasini seviyorum.
Mutfakta bir bardak cay veya bir fincan kahve esliginde penceremden gecen mevsimleri seviyorum.
Her konuda sohbeti, insanlari dinlemeyi, onlari anlamaya calismayi seviyorum.
Herhangi bir otobüs veya tramvaya binip tanimadigim semtlere gitmeyi, oradaki evleri, insanlari incelemeyi seviyorum.
Cocuklari ve tekrar cocuklasan yaslilari seviyorum.
Daginikligimi, sarki söylemeyi, saka yapmayi seviyorum.
Bu liste cok uzayacaga benziyor, galiba ben hayati, yasamayi seviyorum .
Henüz kimler sobelendi bakamadim, eger katilmadilarsa ben de Neriman (daima mutfak), Mahzun Prenses ve Nino'yu davet ediyorum bu oyuna.

Mittwoch, Oktober 03, 2007

YAZ TATILI








Ekim ayinda yaz tatilinden bahsetmemi sakin yadirgamayin. Izmir'den ayrilirken hala yazdi, hala hava sicakligi 31 derece idi.
Uzun süre ayri kalinca beni merak edenler oldu, yorumlariniza da cevap yazamadim, güzel tatlarla gönlünüzü alayim, döndügümü haber vermek istedim.
Yaz tatilim babam-esim, deniz-günes, dostlar-tatli sohbetler kalibi icerisinde gecti. Resimlerden de anlasildigi gibi bol bol pastalar denedim ve simdi üzerimde biraktiklari izlerden nasil kurtulabilirim diye düsünüyorum.
Cesme güzeldi, Izmir güzeldi, tatil güzeldi...simdi sizinle olmak, tekrar mutfak sohbetlerine dalmak da güzel...hosgeldim!