Okudugumuzda büyük oglumla gitmeye karar verdik. Aradan yillar gecti, nihayet ikimize de uyan bir ögle vakti bulup gittik, vegan restorana.
Eski bir binanin ikinci katinda bir daire. Odalarin kapilari cikarilmis, masalar yerlestirilmis, yani oda oda gezip yer araniyor. Giriste cok samimi iki genc sizi karsiliyor ve mutfagin bir kismi da görünüyor. Benim icin önemli bir detay. Mutfagi acik bir restoran nedense bende hep olumlu bir etki birakir.
Bir yer bulup oturduk, iceceklerimizi ismarladik ve ne tavsiye edebilecegini sorduk, bizi giriste güleryüzle karsilayan gence. "Hepsi benim tariflerim, hepsi birbirinden güzel" deyince, kendimiz bir secim yapmak zorunda kaldik.
'Bir kis Yemegi' tarifimde anlattigim yemeyi secti oglum. "Yemek tanidik, herhalde büyük bir sok yasamam" dedi. Tabii, burada sosisler tofudan yapilmisti. Cok lezzetli ve doyurucu bir yemekti.
Benim aklimda yillar gecmesine ragmen gazetede okudugum 'mousse au chocolait'yi mutlaka deneyin' cümlesi vardi. Bu nedenle hafif bir meze ismarladim önce. Mezem, cok ince kesilmis ve ici ne ile dolduruldugunu anlamadigim kirmizi pancardan ibaretti. Üzeri biraz süslenmis, kenarlarina da biraz incir ezmesi konulmustu. Güzeldi, fakat bir daha denemem herhalde.
Sira geldi tatliya. Yumurtasiz ve kremasiz bu tatliyi nasil yaptilar bilemiyorum, fakat harikaydi. Üzerine de cok sahane bir kestane sosu dökmüslerdi, yanina da bir kahve ismarlayinca, gittigimize degdi, derim ben!
Simdi elimde restoranlarla ilgili bir kitap var. Icinde baska bir vegan restoran kesfettim, Japon usülü pisiriyorlarmis, umarim yine yillar sürmez gitmemiz.